Biseksüel


Biseksüellik adı sık telaffuz edilmeyen, edildiğinde de homoseksüellikten bile çok daha fazla tepki çeken iki cins arası "bir şey". Cinselliği hem erkek, hem kadında aramak. Her ikisinde de mutlu olabilecekken bir takım ahlâki normlar yüzünden bundan vazgeçmek mi fena; yoksa cinselliği böylesine sömürerek uzun vadede daha keyifli, daha öz saygılı yaşamları bir bir tüketivermek mi?


"Hayatta her şeyin en iyisini isterim. Erkeklerin ve kadınların da". Bu sözler Madonna'ya ait değil ama pekâlâ da olabilirdi. Bu sözler bir biseksüel`e ait. Madonna gibi!

Tıbbi araştırmalar, eşcinselliğin genlere dayalı olduğunu kanıtlamak üzere. Buna göre şöyle bir kanı pekiştirilebilir: Bazı insanlar yüzde 100 heteroseksüel, bazılarıysa yüzde 100 homoseksüeldir. Ya o'sundur ya da diğeri. Sizler ve bizler. Bizler ve onlar. Keşke hayat bu kadar basit olsa. Peki bu durumda biseksüeller ne tarafa düşüyor? Kendilerini tam anlamıyla heteroseksüel ya da homoseksüel olarak tanımlamayan, her iki cinse karşı da cinsel istek duyan insanlar? Yoksa bir de biseksüellik geninin varlığını mı araştırmalı?

Yıllarca karşı cinsle ilişki kuran, daha sonra kendi cinsine de ilgi duyan insanlar da var. Aynı şekilde kendini uzun bir süre eşcinsel olarak tanımlayıp, daha sonra karşı cinse de cinsel istek duyduğunu farkedip, evlenip barklananlar da, çoluk çocuğa karışanlar da... Ya da belli bir düzen izlemeden, kadınlarla da erkeklerle de birlikte olanlar.

Biseksüellik sanılanın çok ötesinde yoğun olmakla birlikte, konu üzerinde geniş çaplı araştırmalara yeni yeni başlanıyor. Biseksüellik dendiği zaman "cinsel tercih" deyişine ağırlık vermek gerekiyor. Çünkü burada gerçekten bir tercih söz konusu.

Her iki cinsle de cinsel ilişkiye girebildiğine göre, cinsel fonksiyon yetersizliklerinden bahsetmemiz mümkün değil. Kendini doğuştan heteroseksüel ya da eşcinsel olarak niteleyen insanların varlığını yadsıyor değiliz. Ancak cinsle çekim, cinsel tercihler erotizm, biyolojinin açıklanabileceğinden çok daha karışık konular.


Biseksüel insanların çoğu kendilerini biseksüel olarak tanımlamıyorlar. Biseksüel olduklarından haberdar bile olmayabiliyorlar. Düşünceleri homoseksüel olma yolunda ilerleyen bir heteroseksüel oldukları doğrultusunda. Bir kısmı da toplumdaki konumları sarsılacağı endişesiyle, hemcinslerine duydukları isteği bir sır olarak saklama yoluna gidiyorlar. Bu arzu içlerinde yer alsa da fiili bir ilişkiye giremiyorlar; bu durumda belki de herkesin biseksüel potansiyeli taşıdığını söylemek çok da yanlış olamaz. Aslında biraz da biyolojik de olsa gerek karşılıklı her cinsin içinde biraz da diğerlerinden hormonlar dolaşıyor. Bu hormonlar da zaman zaman insanı kendi cinsine yöneltebiliyor. Hani, illa da homoseksüel olmadan da' Ancak olayın bir de toplumsal ve psikolojik boyutu var. O hormonları alabildiğine serbest bırakmak ruh sağlığı açısından ne kadar yararlı? Doğanın insanlara verdiği çiftleşme görevindeki işbölümünün üstüne insanoğlunun toplum normları eklenince konu sadece klasik kadın-erkek ilişkisine dayanıp kalıyor. Dolayısıyla da doğaya karşı çıkmak olabilecek en büyük ayıp, en büyük günah oluyor. Hani homoseksüelleri geni yüzünden mazur gördük de bu biseksüeller de neyin nesi?

Cinsel açlığın olabildiğince doyurulmasına çalışmak (kadın-erkek ayrımı yapmadan, sado-mazo demeden) uzun vadede insanda bir takım doyumsuzluklara, psikolojik bozukluklara neden olabiliyor. Gerçi buna bir başka yanıt da zaten bu tip tercih yapanların normal olmadıkları. Peki normalliğin sınırı nerede başlayıp nerede bitiyor? Bu sorunun yanıtı yine o içerdeki karmaşık genlerin hangisinin ne kadar baskın olduğuna bağlı.

Biseksüeller`in çoğunluğu hayata heteroseksüel olarak başlamış, eşcinsel ilişkilere yatkınlığını sonradan keşfetmiş kişilerden oluşuyor. Kendilerini biseksüel olarak tanımlayan kişiler bu seçimlerini açıklarken çeşitli cinsel ve kültürel tecrübelerini neden olarak gösteriyorlar.

Biseksüeller`de de, kadınların ve erkeklerin tutumunda farklılıklar gözlemleniyor. Erkekler başka erkeklerle seksi rahatlıkla yaşayıp, iş aşık olmaya gelince çekimser ve tutuk bir tavır sergiliyorlar. Kadınlar ise, başka kadınlara kolayca ve derin bir aşk besleyebildikleri halde, işi seks aşamasına getirmekte oldukça zorlanıyorlar. Duyguları ifade etmek, güç gösterisinde bulunmak gibi konularda ve seksi algılayışlarında da farklı. İşin ilginç yanı, cinsiyet ayrımı konusunda kadınların da erkeklerin de duruma bakışlarının aynı olması. Kadınlar da erkekler de kadınlarla yaşanan seksin daha entim, erkeklerle yaşanan seksin daha fiziksel olduğunu söylüyorlar. İki cinsin de sunduğu şeyler farklı olduğu için, biseksüeller yeri ve zamanı geldiğinde tercihlerini ona göre yapıyorlar. Duygusal bir ilişki ve yumuşak seks istediklerinde kadınlara, daha çok fiziğe dayalı ve biraz da sert bir yatak macerası hayal ettiklerinde erkeklere yöneliyorlar. Herkes zaman içinde kadınların ve erkeklerin hangi yönlerden çekici olduklarını keşfedip, erotik ve duygusal yönden iki cinsten de zevk alma potansiyeline sahip, fakat toplumda oturmuş heteroseksüel bakış açısı, yerleşik aile mevhumu, çoğu insanı bu potansiyellerini kullanmaktan, kendi cinsleriyle ilişkiye girmekten alıkoyuyor. Çoğu insan, yetiştiriliş tarzından dolayı bu potansiyeli bastırmayı öğreniyor. Bu bastırılmış potansiyel, karşı duyulan ilginin üzerine ekleniyor. Biseksüeller, çoğunluğun aksine içlerindeki potansiyeli kullanıyorlar ve iki cinsten yana duydukları ihtiyacı ayrı ayrı alma yoluna gidiyorlar.

Çoğu biseksüel, cinsel seçimden dolayı aklının karıştığı bir dönem yaşadığını itiraf ediyor. Cinsel tercihler içinde biseksüellik tanımı ve analizi yapılması açısından en çok zorlanan seçenek. Bunun yanında, eşcinselliğin toplumda kabul görmeye başladığı şu dönemde; biseksüellere karşı takınılan tutum, daha sert. Eşcinsellik tıbbi açıdan bir zorunluluk olarak algılanmaya ve anlayış görmeye başlanıyorken, biseksüellik ne istediğini bilmeyen, seks düşkünü azgın sapıkların tarzı olarak algılanıp tepki görüyor. Biseksüel ilişkilerde ilginç olan bir yön daha var. Partnerler, ilişkide oldukları kişiyi kendi cinslerindeki insanlardan daha çok kıskanıyorlar. Örneğin bir kadın, kadın sevgilisinin bir erkekle flörtüne bir dereceye kadar göz yumarken, aynı flört başka bir kadın arasında yaşanırsa çılgına dönebiliyor. Bunların yanında karşı cinse ilgi duydukları halde hemcinsleriyle ilişkiye giren biseksüellerin özellikle üzerinde durdukları bir nokta var. İki cins de hemcinsleriyle yaşadıkları ilişkiden büyük tatmin duyduklarını çünkü bunun insanın kendisiyle sevişmesi gibi bir duygu olduğunu belirtiyorlar. Eşcinsel ilişkiler, partnerler, kendi vücutlarını tanıdıkları için karşısındaki insana da nerede, ne zaman ve ne şekilde dokunması gerektiğini iyi biliyor. Biseksüeller genellikle maceraperest ruhlu, değişikliklere karşı açık insanlardır. Bir yerlerde başka bir hayatın var olduğunun bilincindeler ve ellerine gelen şeyin tadına bakmak konusunda oldukça cüretkârlar. "Karnımız doydu, peki tatlı olarak ne var?"

Açık ve Gizli Eşcinsellik


Eşcinsellerin topluma yönelik dışavurumsal duruşları iki farklı tutumu ortaya koymaktadır.

1. Açık Eşcinsellik:
Açık eşcinsellikte kişi, eşcinsel duygu ve dürtülerinin bilincindedir, cinsel yöneliminin nesnesi bellidir. Toplumsal yargı ve baskılardan korksa da, bunalsa da ve bunu kendisi için sorun olarak kabul etse de; bu duygu ve dürtülerin doyurulmasını ister ve uygun eş bulunca kendisine haz veren cinsel eylemleri olur.

Gizli Eşcinsellik:
Toplumda genellikle göz ardı edilen gizli (latent) eşcinsellik; dinamik bir kavramdır ve kişi, benliği tehdit eden ve benlik tarafından kabul edilemez olan eşcinsel dürtü ve eğilimlerinin bilincinde değildir. Bu dürtülerin hem bilinçdışı güçlü bir etkinlik taşımaları, hem de benliğe yabancı olmalarından dolayı; kişi bir yanda, bilinçdışı yasak ve kabul edilemeyen dürtü ve eğilimler; öbür yanda benliğin bunları bilinçten uzak tutma ve bu dürtülerle savaşma gereksinimi arasında kalır. Bu çatışma içinde kalan kişi bilinçdışı olarak, homofobi, aşırı erkeklik çabaları, aşırı çapkınlık, oğlancılık, her fırsatta erkekliğini ön plana çıkarmak, maçoluk, aşırı eşcinsellik düşmanlığı gibi değişik savunma düzenekleri ile kendi sistemini dengede tutmaya çalışabilir. Burada amaç; bilinçdışı olarak, başkalarının kendisini eşcinselmiş gibi görecekleri korkusunu yenmek ve aşırı erkeksi davranışlarla eşcinsel olmadığını dış dünyaya kanıtlamaktır. Hatta aşırı erkeklik duygusuyla garip davranışlar içerisinde bulunan ve halk arasında maganda olarak nitelenen kişilerde de gizli eşcinsellik olabilir. Aşırı erkeklik gösterisi kadar, hastalık derecesinde kıskançlık hezeyanına kapılmakta bilinçdışına itilen gizli kalmış eşcinselliğinin sonucu olabilir.

Gizli eşcinsellik çeşitli şekillerde kendisini gösterebilir. Gizli eşcinselliğin 4 tipi vardır:

1-Homofobik tutumlarla kendini gösteren gizli eşcinselik,

2-Eşcinsel olmak korkusu veya takıntısıyla kendini gösteren gizli eşcinsellik,

3-Maçoluk veya aşırı erkeksi tavırlarla kendini gösteren gizli eşcinsellik.

4-Aşırı çapkınlık yapma eylemleriyle kendini gösteren (abartılı playboy olma) gizli eşcinsellik.

5-Heteroseksüel olduğunu düşünme şeklinde kendini gösteren gizli eşcinsellik. Yani eşcinsel partnerle cinsel yakınlaşma eylemlerinde bulunma şeklinde kendini gösteren gizli eşcinselliktir. Eşcinsellerle birlikte olan ama kendinin hala heteroseksüel olduğunu düşünenler için kullanılan teknik bir terimdir. Hemcinsiyle cinsel ilişki kuran aktif eşcinsel olarak da tanımlanabilir. Halk arasında “oğlancı” da denir. Psikolojik olarak, bilinçdışı eşcinsel dürtülerinin aşikar hale gelmemesi için kişinin, gücünü ve iktidarını zayıf ve karşılık veremeyecek durumdaki bir hemcinsi üzerinde ispat etmesi olarak tarif edilebilir. Aynı zamanda bu kişiler biseksüel olduklarının da farkında değildirler. Ancak hemcinsiyle ilişkiye giren herkes, aktif olsun, pasif olsun eşcinseldir. Karşı cinsle ilişkiye girerken hemcinsiyle de ilişki yaşayanlar ise biseksüeldir.

Oğlancı; Osmanlıdan kalan çok eski ve yanlış bir geleneği uygulamaya devam eden kişidir. Eskiden sarayda köle olarak alınan genç oğlanlar makbul ve değerli bir hediye olarak sayılmaktaydı. Padişaha, paşalara hediye vermek isteyenler hediyelerinde oğlan vermeyi de ihmal etmiyorlardı. Oğlancılık öyle boyutlara ulaşmıştı ki, bir rivayete göre, Osmanlı paşası padişahın özel oğlanına dahi göz koyabilmekte, onun için şiirler yazabilmekteydi. Oğlancılık; günümüzde de cezaevlerinden başlayarak toplumumuzun çeşitli kesimlerinde hala varlığını sürdüren gizli eşcinsellik türüdür.

Eşcinsellik ve AB


EŞCİNSEL olduğu veya öyle olduğunu sandığımız için bir insanı insanlık haklarından mahrum etmek elbette hukuki bir şey değildir. Böyle bir şey de zaten vaki değildir. Ama eşcinselliğin hem tabiat ve hem de sosyoloji kanunlarına zıt olduğunu hiçbir zaman gözden uzak tutamayız. Çünkü Allah insanları, döllensinler ve nesil üretsinler diye iki ayrı cins olarak yaratmıştır. Yaratılış ve tabii olan budur. İki ayrı cins arasında bile üremeyi hedef almayan birleşmeler de gayritabii sayılmıştır. Hem de psikyatri tarafından. Bu düşüncelere istinat eder aile müessesesi. Ama AB içinde bazı devletler, aynı cinsten insanların da evlenip aile kurmalarını ve nikahlanmalarını kabul etmiştir. Bu sahada nikah, düzeyli birliktelikten daha tercih edilir olmuştur nedense.

Ne var ki, zamanla eşcinseller discirimine- tezyif edilirken şimdi eşcinsellerin bir araya gelip hak istemeleri karşısında neredeyse eşcinsel olmayanlar suçlanacak hale gelmiştir. Bunu temin için de iki iddia ileri sürülmektedir, cinsel özgürlük ve eşcinsellik çağdaşlıktır deniyor. Hatta Zeki Müren hatıralarında 'Eşcinsel olmak prima- yani birinci olmaktır' demişti. Sesi olmasaydı acaba eşcinselliğiyle prima olabilir miydi?

Dinlere göre yasak

Yaşadığımız bu son yıllar, her şeyin eğrisinin doğru diye ortaya sürüldüğü yıllardır. Hemen belirtelim ki, eşcinsellik de, fuhuş da, hem daniskasıyla insanoğlunun en eski devirlerinde vardı. Eski Roma'da, Yunan'da ve Mısır'da. Bunun için bütün semavi dinler her ikisini de toplum yararına olarak yasaklamışlardı. Kur'an'da Lut Kavmi'nin yere geçirilmesinin, Lut Gölü'nün deniz seviyesi altına indirilmesinin de sebebinin eşcinselliğin, Lut Peygamber'e misafir gelen meleklerin, güzel erkekler zannedilip kendilerine teslim edilmesini isteyecek kadar azgınlaşması olduğu apaçık anlatılır.

Bu gibi ahvalde kitabımızın verdiği bilgi enteresandır. Bütün bu günahları bir tek sayha ama yeri göğü inleten tek bir sayha, imhaya kafi gelmektedir: Sayhatün vahidetün, fuhuşa ve cinsel fantezilere gelince bunun çok eski bir edebiyatı bile vardır. Fakat bütün bunlar ayrı bir kanaldan ve toplumun tamamını zehirlemeden akıp giderdi. Bu kanala düşenlerden bazıları zamanla çıkıp günahlarından arınabilirlerdi. Hele gençler bu kanallardan mümkün olduğunca uzak tutulurdu. Şimdi iletişim asrında her şeyden önce cinsel konular iletişiliyor. Cep telefonları ve mesajlara bakıla. En kolay dikkat çekme ve reklam unsuru da cinsellik. Otomobil satmak için de, kitap ve gazete satmak için de, makarna satmak için de... Bazı kadın yazarlar feminizm ve kadın hakları etiketi altında bunu kendilerine kariyer konusu yapıyorlar.

İnançlara aykırı

Zİhnİ dağılmış, ruhu şaşmış, midesiyle bağlı, cinselliğin tesirindeki bir topluma bundan iyi hitap tarzı mı olurmuş? Allah'ın zamanı ve şartları gelince iki cins arasında hem büyük bir haz ve birlik beraberlik konusu, hem de toplumun temeli ailenin zemini olacak bu duyguyu zeminsiz, zamansız hortlatmak ve hele yan sahalara çekmek elbette tabiat kanunlarına da sosyolojinin verilerine de, toplumumuzun inançlarına da aykırıdır.

AB ise zinadan sonra bunu bile dayatıyor... Hem kendi içinde, hem bize. Zevcesinin saçının tek telinin görünmesine razı olmayan Sayın Başbakan bu hususu kabul ettiğini belirtti ve eşcinselliğin günah olduğunu beyan eden ve komisyonu terk eden bir İtalyan konusunda da, böyle yapmamalıydı anlamına gelen bir tavır takındı.

Biz AB'ye girmeye o kadar iştahlıyız. Acaba niçin? Son bir habere göre 2007'de iki milyar Euro alacakmışız. Onu bilmem de Kıbrıs'tan sonra şimdi de zina ve eşcinsellik konusunda gelenek, görenek, inanç ve adetlerimizi ve anayasamızdaki aileyi korumak prensibini bir yana koyduk ve Fransa'ya iki buçuk milyar dolar da ikramda bulunduk.

Ziya Paşa sağ olsaydı demez miydi:

- Eyvah bu baziçede bizler yine yandık / Zira ki ziyan ortada, bilmem ne kazandık?

Feminizm ve Lezbiyenlik


Feminizm ve Lezbiyenlik birbiriyle içiçe kavramlar olması sebebiyle çoğu zaman tanımları konusunda kafa karıştırıcı olabilmektedirler. Bu kavram karmaşasını ortadan kaldırmak adına Lezbiyenlikle feminizm arasındaki ilişkiyi incelemeye aldık.

Lezbiyenler, kadın oldukları için, feminizm de kadınların yaşadıkları sorunları çözümleyip, sorunların ortadan kaldırılmasına yönelik mücadele yöntemleri öneren bir düşünce sistemi olduğu için, lezbiyen kadınları feminizmden ayrı düşünmek imkansız. Ayrıca her iki toplumsal mücadeleyi (feminizm ve lezbiyen özgürleşme hareketi) birbirinden bağımsız ele aldığımızda, bağımsız sorunlarımızın ana kaynağının ataerki olduğunu görüyoruz. Yani lezbiyen mücadele, feminist bakışaçı olmadan olamaz. Feminist mücadele düşman olarak karşısına birebir erkekleri değil de toplumsal erkekliği aldığı halde, yaşadığımız toplumda toplumsal erkeklikten nasibini almamış erkek bulmak zor olduğundan, feminist mücadele içindeki bazı kadınlar lezbiyenliği mücadele yöntemlerinden biri olarak algılarlar. Lezbiyen kadınlar ise mücadele yoluna girdikleri andan itibaren feminizme gözlerini kapayamazlar. Lezbiyenlerin mücadeleleri için feminizme, feministlerin de lezbiyenlere ihtiyaçları vardır. Bu iki grup yanyana durmadığı sürece bir kanatları kırık olacaktır. Biz sapphonun kızları olarak kendimize lezbiyen feminist diyoruz.

Lezbiyen Olduğunu Anlama Süreci


Herşeyin olduğu gibi Lezbiyen olduğunu anlamanında bir süreci vardır. Kişinin hemcinslerine karşı ilgi duyması veya bu ilgisini kavrama süreci kafa karıştırıcı olabilir. Lezbiyen olduğunu anlama süreci konusunda kafası karışan kadınlara hitaben;

Hemcinslerine duygusal, cinsel ilgisi olan kadın lezbiyendir. İçinde yaşadığımız toplumda, kadının kendi cinselliğini tanımlayabilmesi, şekillendirmesi oldukça zor. Doğduğu andan itibaren evlenmesi ve çocuk doğurup büyütmesi için yetiştirilir. Kadın, heteroseksüel bile olsa, bu döngü içerisinde, kendi bedenini tanımakta, bedeninin olanaklarını keşfetmekte zorlanacağı için, lezbiyenliğini farketmesi ve yaşamını buna göre organize etmesi oldukça güç. Zaten, hiçbir kadının lezbiyen olabileceği düşünülmez; lezbiyen kadınlar bile kendilerini keşfetme sürecinde kendilerine aynı kuşkuyla yaklaşırlar. İç barışını yakalamış, özgüvenini sağlayabilmiş lezbiyenlerin genelde yaşadıkları üç aşama var. Bu aşamaların zamanları, süreleri, yaşama şekilleri kişiden kişiye farklılık gösterir. Bu aşamaları şu şekilde kısaca özetleyebiliriz.

- Keşfetme: Bir kadının, hemcinslerine karşı, dostluk diye tanımlanamayacak hisler içerisinde olduğunun farkına vardığı aşamadır. Her kadın bu aşamayı aynı sürede ve aynı yaş döneminde yaşamayabilir. Bu süreç bireyden bireye farklılaşabilir. Bazı kadınlar bu aşamayı çok küçük yaşlarda yaşayabilirken, bazı kadınlar da bu aşamanın daha geç yaşlarda yaşanabileceği görülebilir. Kadın bu aşamayı bir hemcinsine aşık olarak ya da bir hemcinsiyle duygusal-cinsel paylaşımı sonucunda da keşfedebilir. Kendi içsel eğilimlerinin hemcinsleriyle ilişkili olduğunu (bir kadına aşık olmadığı halde de) farkına varabilir. Etrafındaki diğer kadınlar da (kutsanmış) kadın-erkek ilişkisinden bahsederken kendisinin hiç de onlar gibi hissetmediğini ayrımsar. İşte bu farklılığın farkına varma kadının kendini keşfetme sürecinde önemli bir adım.
- Kabul Etme: Kadın bu aşamada hemcinslerine duygusal-cinsel bir eğilimi olduğunu kendisine itiraf eder. Bununla beraber artık hemcinslerine duygusal-cinsel yönelimi olduğunun, yani lezbiyen olduğunun bilincine ermiştir.
- Coming Out: Toplumumuzda eşcinsellik yokmuş gibi görülmekte. Eşcinsellikle ilgili kitaplara, yazılara ve eşcinsel gruplara ulaşmak bu konu ile ilgili sorularına yanıt bulmak ve kendisi gibi olan diğer insanlara ulaşmak kadın için zor olmakta. Kendini kabul etmiş lezbiyen, artık kendisi gibi olan insanlara ulaşma çabasına girer, eşcinsellikle ilgili eserlere ulaşmak ister. Bu nedenle de eşcinsel insanlar birbirleriyle bu bağlantıyı kurmak için, zor da olsa bir çaba içerisindeler. Çünkü tüm insanlar gibi eşcinseller de yaşamlarının önemli bir alanını oluşturan bu yönlerini özgürce konuşabilme ve yaşayabilme özlemi içindeler. Kendilerini anlayabilecek insanlara ulaşarak, gerek özel anlamda paylaşımlarını gerekse kimlik anlamda eşcinselliğini yüksek sesle konuşmak isteğini duyarlar.

Bugün toplumumuzda eşcinsellik yokmuş gibi görüldüğü ve hatta lanetlendiği için bir kadının lezbiyen oluşunun farkına varması, bunu kabul etmesi ve diğer lezbiyenlere ulaşması çok sancılı olmakta. Kadınlar, lezbiyen oluşlarının bilincine içinde bulundukları sosyal yapılanmanın kurumlaşmalarından dolayı daha mücadeleci bir süreçle ulaşmaktalar. Sonradan farkına vardığı bu kimlikle barışık yaşamak ve bunu bu sosyal yapılanmaya karşı yüksek sesle dile getirmek çok zor olduğu kadar, çok da önemli bir konu.

Lezbiyen ve Gey Hamamları


Türk kültürünün yapı taşlarından biri olarak kabul edilen hamamlar aynı zamanda eşcinsellik tarihinde de önemli bir yer tutmaktadır. Tarih boyunca çok sayıda eşcinsel hamamı olduğu bilinmektedir. Günümüzde hala gay ve lezbiyen hamamları eşcinseller için önemli buluşma mekanları arasında yer almaktadır. İstanbul'da ki eşcinsel hamamlarının isim ve adresleri aşağıda listeleniyor.

PARK HAMAMI : Divanyolu Dr. Emin Pasa Sokak, Sultanahmet Nispeten temiz

KÖSK HAMAMI: Yerebatan Caddesi, Küçükçesme Sokak, Sultanahmet Pek temiz olmayan küçük bir hamam

ÇESME HAMAMI : Persembe Pazari Voyvoda Caddesi, Yeni Çesme Sokak, Karaköy Temiz degil, oldukça serbest.

CIHANGIR SAUNA: 12:00- 21:00, Siraselviler Çukurcuma, Altipatlar Sokak No:14, Beyoglu Hamam, kafeterya ve dinlenme odalari var. Temiz yerlerden

AQUARIUS SAUNA: Istiklal Cad. Sadri Alisik Sk. Taksim Beyoglu

İstanbul Gay, Lezbiyen ve Travesti Cafeler


Bir ülkenin eşcinsellerinin toplum içindeki refahını eşcinsellere yönelik gece kulüplerinden ziyade cafeler gösterir. Türkiye bu anlamda son yıllarda eskiye oranla gelişme kaydetmektedir. Özellikle İstanbul'lu eşcinseller için açılan yeni mekanlar; lezbiyen, gay ve travestiler için konforlu ortamlar sunmaktadır. Sizlere İstanbul'un eşcinsel cafelerini tanıtacağız.

Morkedi: (12:00-24:00) (G,L) Istiklal Cad. Imam Adnan Sokak NO:9 Kat:3 Beyoglu TEL: 244 25 92 (Vakko`nun hemen karsisindaki sokak, sokagin içinde 30-40 metre yürüyorsunuz solda.) www.CafeMorkedi.com

PASHA PUB:hafta içi: 16:00-24:00 Hafta sonu: 16:00/02:00 (GBL) istiklal caddesi. Balo sokak No:31 kat: 2 ve 3. Cumartesi günleri canlı müzik, Her türlü yiyecek ve içcecekleri(alkollü alkolsüz) bulunuyor. email: pashapub2008@hotmail.com

PincuR's Cafe:09:30 00:00 Adres: Miralay Nazım Sok. No:15 Kadıköy/İstanbul Bahariye'de Süreyya sinemasının karşısındaki sokaktan girip, ilk sola döndüğünüzde PincuR's Cafe-Rest kedili logosu ile hemen dikkati çekiyor.

ROCINANTE:11:00 - 02:00 ADRES: Sakız Ağacı Caddesi, Öğüt Sokak No:6/2 Beyoglu/İstanbul. (Lezbiyen ağırlıklı bir mekan)

SUGAR Cafe:12:00-01:00 (GLB) Adres: Istiklal Caddesi Saka Salim Cikmazi no: 3/A Beyoglu Istanbul

Çilek Cafe:14:00-02:00 Adres: Istiklal Caddesi, Balo Sokak, No: 20 Kat:3.

Shakein:12:00-01:00 (GLB) Adres: HüseyinAğa mh. Yeşilçam sokak NO:25 Beyoğlu

İstanbul'un Eşcinsel Gece Kulüpleri


İstanbul kentinde Gay, Lezbiyen, Biseksüel ve Travestilere yönelik gece kulüplerinin listesi;

Love Dance Point: Adres: Cumhuriyet Caddesi No: 349 Harbiye/ist Web: www.lovedancepoint.com
Çarşamba, Cuma ve Cumartesi geceleri 23.30 - 05.00 saatleri arası açık. Giriş ücretli. İçki fiyatları: Piyasa fiyatının üzerinde.
Özel Showlar ile müşterilerini ağırlıyor. Gay, Lezbiyen, Biseksüel müşteri potansiyeli var. Tavsiye edilir.

Tekyön: Adres: Tarlabaşı bulvarında bulunan Ömerhayyam duragının yanındaki sokağa girdiginizde görebilirsiniz. Taksim/ist
içki fiyatları piyasa fiyatı. Hergün 23:00-04:00 saatleri arası açık.
Bear Club olarak bilinir, Salı geceleri özel showlar ile müşterilerini ağırlıyor. Bear müşteri potansiyeli yogunlukta. Mekan a hergün gidilebilir.

Prive: Adres: Tarlabaşı Bulvarı No: 28/A Taksim/ist
Haftanın hergünü 23.00 - 04.00 saatleri arasında açık. içki fiyatları Piyasa fiyatıdır
istanbul un en eski Gay mekanlarından birisi olma özelliğini taşıyor.
Gay müşteri potansiyeli yoğunlukta. Mekan a hergün gidilebilir. Mekanda Rentboylar da bulunmaktadır.

Barbahçe: Adres: Sıraselviler Cad. Soğancı Sok. No:7 cihangir/ist web: www.barbahce.com
Çarşamba,perşembe,cuma,cumartesi,pazar günleri 22.00 - 04.00 arası açık. içki fiyatları piyasa fiyatıdır.
Hafta sonları Giriş ücretili.
Bahrbahçe İstanbul un en eski gay mekanlarından birisidir. Gay ve Lezbiyen müşteri yogunluğu var. Hafta sonları canlı.

Otherside: Adres: Şehit Muhtar Mahallesi La Martin Caddesi No:11/4 Taksim/İst Web: www.othersidecafe.com
Pazartesi günü hariç 21:00-02:00 arası açık. içki fiyatları piyasa fiyatıdır.

Dejavu: Adres: Ayhan Işık Sokak No: 26/1 Taksim/İst
Hergün 22:00-04:00 arası açık. Giriş ücretsiz. içkiler piyasa fiyatıdır.
Genç gay ve Rentboyların ugrak yeri olarak bilinir.

Ekoo: Adres: Tarlabaşı Bulvarı No: 248 Taksim/ist
Hergün 23.00 - 04.00 arası açık. Giriş ücretsiz. İçkiler piyasa fiyatıdır.
Mekanda Rentboylarda bulunuyor.

Gate: Adres: İstiklal Cad. Balo Sokak No: 20 Taksim/ist
22.00 - 04.00 Saatleri arası açık. Giriş ücretsiz. İçkiler Piyasa fiyatıdır.
Gay Lezbiyen müşteri potansiyeli yoğunlugunda.

Geyyik: Adres: Tekyön gay barın yanındaki binada 5. katta bulunan yeni bir club.
23:00-05:00 arası hergün açık. içki fiyatları piyasa fiyatı.

Bearphorus: Adres: Abdulhak Hamit street, No:8/1 Taksim/ist
Hergün 18.00 - 03.00 saatleri arasında açık
Yeni bir bear clubu. Pek bilgimiz bulunmuyor.

Bigudi: Adres: İstiklal Caddesi, Büyük bayram sokak. taksim/ist
22:00-04:00 arası açık. içki fiyatları piyasa fiyatıdır.
Bigudi Bir Lezbiyen Club.

Ajda: Adres: Lamartin Cad. No: 40 Taksim/ist web: www.ajdaclub.com
Hergün 22:00-04:00 arası açık içki fiyatları piyasa fiyatıdır. Giriş ücretsiz.
Kücük sevimli bi yer,

Club 17: Adres: Zambak Sokak No 17. Taksim/ist
Hergün 22:00-05:00 arası açık. Giriş ücretsiz. İçkiler piyasa fiyatındadır.
Genç Gay ve rentboyların ugrak mekanı

Queen: Adres: Zambak Sokak No:23 Taksim/ist Web: www.queenbar.net
Hergün 22:00-04:00 arası açık. Giriş ücretsiz. İçkiler piyasa fiyatındadır.
Rentboyların ugradıkları mekanlardan birisi.

Noname: Adres: Tarlabaşı Bulvarı No: 32 Taksim/ist
22:00-04:00 arası açık Giriş ücretsiz. İçki fiyatları piyasa fiyatının üzerinde.
Noname Bir travesti club

Sahra: Adres: Ayhan Işık Sokak No: 40 Taksim/ist
Hergün 23:00-04:00 arası açık. içkiler piyasa fiyatındadır.
Sahra bir travesti clubüdür. oradaki tiplere dikkat edilmeli.

Ege96: Adres: İstiklal Caddesi, Öğüt Sokak (İmam Adnan Sokak tan sola dönülür)
22:00-04:00 arası açık içkiler piyasa fiyatındadır. Giriş ücretsiz.
EGE96 Bir Travesti Club

Pink: İstiklal Caddesi, Öğüt Sokak (İmam Adnan Sokak tan sola dönülür)
22:00-04:00 arası açık içkiler piyasa fiyatındadır. Giriş ücretsiz.
Pink Bir Travesti Club

Hengame: Adres: İstiklal Caddesi Sahne Sokak No: 6 Taksim. Galatasaray Lisesi Karşısı, Çiçek pasajının yanındaki Balıkçılar Çarşısı girişinde. Nispeten Modern.
22:00-04:00 arası açık. Giriş ücretli.
Hengame Bir Travesti Club

Eşcinsellik ve Askerlik


Türkiye'de yasalar gereği aleni eşcinsel olan erkekler askerlik yapamıyor. Bunun için askerlik kurumunun bazı tetkikleri sonucunda bir rapor almanız gerekiyor. Fakat bu raporu almak için katledilen prosedür maalesef muhatap olduğunuz kişilere bağlı olarak karmaşık bir hal alıyor, yani standart bir uygulama neredeyse yok. Örneğin oldukça feminen bir eşcinsel ya da bir Travesti çok daha kolay rapor alabilirken, doktorların kafasındaki eşcinsel imajına uygun olmayan daha az kadınsı eşcinselleri daha karmaşık ve zor bir yol bekliyor. Hatta sistem bazen aleni eşcinsel kimliğe sahip arkadaşlarımızı da askere alıp heteroseksüel davranış ve kurallara uymaya zorlayabiliyor.

Aşağıda askerlik kurumunun yasal prosedürü çerçevesinde karşılaşabileceğiniz durumları özetlemeye çalışacağız. Fakat yine de hiçbir şey kesin, net ve değişmez değil.

A) Eşcinselsiniz ve askerlik hizmetinizi yapmak isterseniz

Askere alınma sürecinde eşcinsel olduğunuzu söyleseniz veya belli etseniz dahi genellikle problem yaşamıyorsunuz. Çünkü eşcinsel olduğunuzu kanıtlamadığınız veya kanıtlayamadığınız sürece eşcinsel olarak kabul edilmiyorsunuz.

Askerlik süresince eşcinsel olduğunuz öğrenilse dahi pasif ilişki sırasında yakalanmadığınız sürece askerlikten men cezası almazsınız. Fakat aşağılanma, taciz, dayak ve dışlanma ile yüzyüze gelme ihtimaliniz yüksek olduğundan çok zor anlar yaşama ihtimaliniz de var. En kolayı ise gizlenmek veya sadece çok güvendiğiniz dostlarınıza açılmak.
B) Askerliğe başladıktan sonra rapor almak isterseniz

Yine durumunuzu kanıtlamadığınız sürece hastaneye sevk alma şansınız düşük. Hastaneye sevk alsanız dahi, eğer fiili livata muayenesi sonucunda pasif ilişki kurmamış olduğunuzu görürlerse çürük almak isteseniz bile çok zor, sadece hava değişimi alabilirsiniz. Bunun yanısıra kanıt olarak, sizi pasif ilişki sırasında gösteren bir fotoğraf istenebilir. Ya da pasif ilişki sırasında yakalanmanız gerekir ki bunu tavsiye etmeyiz, dayak yeme ihtimaliniz var. Böyle bir pozisyonda yakalanma durumunda aktif olan taraf mahkemeye çıkıp ceza alıyor ve askere geri dönüyor. Pasif olan tarafın ise en yakın askeri hastaneye sevk edilerek en az bir kaç gün psikiyatri kliniğinde yatması gerekebilir. Bu aşamada bazı psikiyatrik testlerden geçmeniz gerekecek ve büyük bir ihtimalle raporunuzu alacaksınız.

Eğer askere giderken oradan rapor alma ihtimalini düşünerek yanınıza kanıt bir fotoğraf getirmek istiyorsanız, ilk girişte ve sonralarında üzerinizin, çantalarınızın ve dolaplarınızın aranacağını da hesaba katmanızı tavsiye ediyoruz.
C) Askere gitmeden önce rapor almak isterseniz

Bunun zorluk derecesi gidilen hastahaneye, getirdiğiniz kanıtlara ve sizin feminen olma durumunuza göre değişebilir. Bu yüzden;
Mutlaka " askere sevk kağıdınızı - sülüs - " almadan önce askerlik şubesine durumunuzu açıklayın ve askeri bir hastahaneye sevk isteyin.

Hastahanede ilk konuştuğunuz kişiye eşcinsel olduğunuzu söylemek zorunda değilsiniz, psikolojik bir rahatsızlığınız olduğunu ve bir psikiyatri ile görüşmek istediğinizi söyleyin.

Sizden, sizi pasif ilişki sırasında gösteren bir fotoğraf ve/veya anal muayene isteyebilirler. Anal muayenenin hangi sonuca ne şekilde ulaşıldığı konusunda ise sağlıklı bir bilgiye sahip değiliz.

Bundan sonraki prosedür iki farklı şekilde devam edebilir;

a) Bir ihtimal psikiyatri servisinde birkaç gün yatmanız istenebilir. Bunun sonucunda kurula çıkarsınız ve duruma göre rapor alırsınız. Bu kurul bir takım rütbeli askerlerden, psikiyatrilerden vs. oluşabilir ve size eşcinselliğiniz ile ilgili bazı sorular da sorulabilir.

b) Durumunuza göre ya 1- Doğrudan raporunuzu alabilir, veya 2- askerliğiniz tecil edilir, tecil edildiğinde ise üst üste iki yıl birer kez (durumunuzda bir değişiklik olup olmadığını görmek amacı ile) kontrole gelmeniz istenebilir. Son kontrolde daha önce yatmamış iseniz bir askeri psikiyatri kliniğinde ( muhtemelen Ankara Gata'da ) en az birkaç gün yatma ihtimaliniz yüksek. Kurula çıkar ve durumunuza göre büyük bir ihtimalle raporunuzu alırsınız.

NOTLAR:
Fotoğraf çekmek için en pratik yol 3. kişiye ihtiyaç bırakmayan otomatik, kurmalı polaroid makinalar, fiyatları ise oldukça makul.

Verdiğiniz kanıt fotoğraf, raporu aldığınız hastanede kalır ve dışarıya çıkartılması yasaktır.

Psikiyatri kliniğine yatmanız istenirse farklı sorunları olan diğer birçok psikiyatri hastası ile birlikte ve eşit şartlarda kalacağınızı bilmenizde fayda var.

Tecrübelerimize dayanarak feminen gaylerin daha rahat rapor aldıklarını söyleyebiliriz.

Raporunuzda " Psikoseksüel Bozukluk ( Homoseksüelite ), Askerliğe elverişli değildir " ibaresi bulunacak. Bu raporu askerlik şubesine veriyorsunuz ve karşılığında sadece askerliğe elverişli değildir yazan ikinci bir rapor alıyorsunuz, bu raporda eşcinselliğinizden bahsedilmiyor.

Eşcinsel olarak çürük raporu aldıktan sonra bir kamu kurumunda iş müracaatında bulunur iseniz bu kurum sizden askerlik durumunuzu gösteren bir rapor isteyebilir, rapor üzerinde eşcinsellik ile ilgili bir ibare olmamasına rağmen hangi maddeye istinaden rapor almış olduğunuz belirtilmektedir, sizi işe alacak olan yetkili kişinin bu maddenin içeriğini öğrenme ihtimali olduğunu düşünmekteyiz.. Bu konuda bilgi askeri hastaneler aranarak alınacak.

Eşcinsel Terimler


EŞCİNSEL BİLİNÇ:

Eşcinsel olmanın eleştirel gücü yalnız bir cinsel pratiği ötekine tercih etmek olamaz. Eşcinsel olmak, toplumda cinsel hazzı düzenleyen reçeteler karşısında olduğu kadar karşıcinsel toplumun siyasal ve toplumsal yapısı karşısında da eleştirel bir tavır takınmak demektir.

EŞCİNSELLİK:

“Homosexuality” teriminin birebir çevirisidir. Zamanında bir tıp terimi olarak tanımlanmıştır. Kadın ya da erkek, kişinin erotik, cinsel, duygusal açıdan kendi cinsine yönelik olma durumudur. Toplum genelinde ve bazı ruh sağlığı profesyonellerindeki kanının aksine eşcinsellik ile transseksüalizm veya transvestik davranış birbirinin uzantısı, örneğin transseksüalizm eşcinseliğin daha aşırı bir şekli değildir. Bunlar ayrı düzlemlere ait olgulardır.

EŞCİNSEL OLUVERME SENDROMU:

Birçok filmin eşcinselliğe yaklaşımlarını karşılamak için Andrea Weiss tarafından bir karşı çıkış olarak kullanılan “eşcinsel oluverme sendromu” adlı kavram birçok yanılsamayı görmemize yardımcı oluyor. Yok etme başarılamayıp görmezden gelme işe yaramayınca, geriye yok edilmek istenileni sistem içi kılma devreye girer. Bu durumda eşcinsellik, egemen ideoloji içinde eritmenin bir yolu olarak, salt cinsellikle sınırlandırılır ve hayatın diğer alanlarına taşınmasına izin verilmez. Weiss’a göre “Yatak odasının ötesinde bir eşcinsel kültür, kimlik ve tarih tehdit olmadığı sürece, insanların yatakta ne yaptığını görmezlikten gelebilir egemen ideoloji.” Yine Weiss’in filmlerinden kalkarak ortaya koyduğu bu durum, eşcinselliğe yaklaşımlarının radikal gibi gözüktüğü birçok örneğin öz itibarıyla eşcinselliği yatak odasıyla sınırlandırdığını gösteriyor.

GAY:

Bu terım, eşcinsel kurtuluş hareketiyle birlikte ortaya çıkmıştır. Başlangıçta hem kadın hem erkek eşcinselleri kapsayan bir kelime olmakla beraber, günümüzde bunu sadece erkek eşcinseller kendileri için kullanmaktadırlar. Bu süreçte, “homoseksüellik”ten politik bir kopuş olarak tanımlanmıştır. “Homoseksüel” kelimesi, tıp tarafından tanmlanmış olduğu halde, “gay” kelimesi, aynı cinsten insanların birbirlerine karşı duygusal, erotik, cinsel yönelimleriyle yarattıkları hayat tarzını tanımlamak için, eşcinsel bireyler tarafından ortaya konmuştur. Bu kelimenin, Türkçe’ye, İngilizce’den olduğu gibi alınması 80′lere rastlar.

LEZBİYEN:

Eşcinsel kadın şair Sappho’nun yaşadığı Lesbos (Midilli) adasının isminden türetilmiş bir terim olup, duygusal, cinsel, erotik yönelimleri kendi cinsinden bireylere karşı olan kadınları tanımlamak için kullanılmaktadır.


BİSEKSÜEL:

Duygusal, erotik ve cinsel yönelimlerini kendi cinsine ve aynı zamanda diğer cinse yönelten kadın ya da erkek.

HOMOFOBİ:

Bu terim, eşcinsellere yönelik önyargı ve nefreti anlatır. Bir tür kaygı ve korku ifadesidir.

HETEROSEKSİZM:

Bir tür ırkçılıktır. Kadınlara yönelik ayrımcılık olan seksizmin (cinsiyetçilik), heteroseksüel olmayanlara yönelik halidir. Heteroseksizm, heteroseksüelliği bir zorunluluk olarak görme ve biricik varoluş biçimi olarak dayatma halidir.

HETEROSEKSİST:

Heteroseksizmi savunan kişidir. Heteroseksüellik dışında hiçbir varoluşu kabul etmez ve heteroseksüel olmayanlara şiddete varan fizik ya da psikolojik terör uygular.

HETEROSEKSÜELLİK:

Bireylerin, cinsel, duygusal ve erotik olarak karşı cinsten kişilere yönelmiş olma halidir. Kendiliğinden ve zorunlu olarak, toplumda egemen varoluştur. Bu kendiliğinden ve zorunluluk hali, heteroseksüel bireylerin kendilerini “heteroseksüel” olarak tanımlamalarına bile gerek duyurmamaktadır. Bu durumdaki bireyler, kendini “eşcinsel” ya da “heteroseksüel olmayan” diye tanımlayan bireylerin ortaya çıkmasını kavrayamamakta, “homofobik” ve “heteroseksist” olabilmektedir. Doğal olarak bu durum, bütün heteroseksüellerin heteroseksist olduğu anlamına gelmemektedir.

TRANSSEKSÜELLİK:

Karşı cinse ait olma, karşı cinse benzeme isteği, kendisini karşı cinsten biriymiş gibi hissetme.

TRANSSEKSÜEL:

Hem erkek hem de kadın için geçerli. Yani kişi biyolojik açıdan erkek olduğu halde kadın olmayı isteyebilir, kadın olduğu halde erkek olmayı isteyebilir. Ancak transseksüel, daha çok ruhsal eğilimler için belirleyici bir kelime. Kişinin davranışlarından çok iç dünyasında kendisini karşı cinsten biri gibi görmesi, hissetmesi. Bu yüzden transseksüelleri dış görünüşlerinden belirlemek söz konusu değil. Çünkü kendilerini karşı cinsten hissettiklerini dış görünüşlerine her zaman yansıtmazlar.

TRAVESTİ:

Daha çok dış görünüşle ve davranışlarıyla karşı cinse ait olma isteğini hissettirir. Halk arasında travesti dendiğinde daha çok kadın kılığındaki erkekler akla gelse de travesti kelimesi aslında hem erkek hem de kadın için geçerli. Travestiler, karşı cinsin eşyalarını kullanmaktan, karşı cinsin giydiği kıyafetleri giymekten, ait olmak istediği cinsin davranışını sergilemekten zevk alan kimseler. Yani bir travestiyi dış görünüşü ve davranışlanndan tanımak mümkün. Halk arasında ameliyatla kadın olmamış, yalnızca dış görünümü ve davranışlarıyla kadın kimliğine bürünenleri; transseksüel de giyim ve davranışlardan öte ameliyatla kadın olanları belirlemek için kullanılan yerleşmiş kelimeler olmasına rağmen aslında ameliyat olmuş ya da olmamış kadın veya erkek için böyle bir ayrıma gidilecek bir kelime yok. (Bazı travestiler heteroseksüel de olabilir)

TRANSFOBİ:

Bu terim, travesti ve transseksüellere yönelik önyargı ve nefreti anlatır. Biyolojik cinsiyetinden dolayı kendisinden beklenen seksüel ve toplumsal rollere uymayarak cinsiyet değiştirenlere karşı bir tür kaygı ve korku ifadesidir.

STONEWALL:

29 Haziran 1969 gecesine gönderme yapar. 0 gece New York’taki küçük bir gay barın (Stonewall) uzun süredir polis tacizine maruz kalan müşterileri bir baskın sırasında saldırıya karşılık verdiler. Başkaldırıları iki gece sürdü ve dünyadaki eşcinsel imajının bir parçası haline geldi. Stonewall, topluma karşı birleşik gay hareketinin simgesi haline gelmiştir ve çoğu Gay Pride (Eşcinsellik Gururu) kutlamasında anılmaktadır.

GÖKKUŞAĞI bayrağı (THE RAINBOW FLAG):

Gay topluluğu içindeki çeşitliliği simgeler. Aynı zamanda, Rainbow Coalition gibi birçok ilerici siyasal hareket tarafından Amerikan toplumunun tüm kesimlerinin birleşmesini ifade etmek için kullanılmıştır.

THE LAMBDA (Yunanca L Harfi):

New York Gay Aktivist Birliği tarafından 1970 yılında gay özgürleşmesinin simgesi olarak tasarlandı. 1974 yılında Edinburg’daki (İskoçya) Gay Haklan Kurultayı’nda, gay özgürleşmesinin uluslararası simgesi olarak benimsendi. Kimi kaynaklara göre bu simge işbirliğini (synerge) ifade ettiği için seçildi. Sinerji, bütünün kendisini oluşturan bağımsız parçalardan büyük olduğu anlayışıdır. Başka bir kaynak, bu simgenin Liberation (özgürleşme) sözcüğünün ilk harfi olduğu için seçildiğini belirtir.

Eşcinsel Yönelim


Türkiye'nin yeni eşcinsel blogu escinseller yayına başladı. Eşcinseller ve Heteroseksüeller (Düzcinseller) dünyasına farklı bir pencereden bakarak, eşcinsel haklarına ilişkin yorum ve görüşlere yer veren bir platform olarak yayınımızı sürdüreceğiz. Kimlik karmaşası yaşayan ve toplumla iletişim kurmak konusunda zaafları olan eşcinseller için rehber olmak adına eşcinselliği kavramsal olarakta ele alıp sosyolojik yönlerine değineceğiz. İlk konumuzda cinsel yönelim hakkında genel olarak merak edilenleri soru cevap şeklinde ele alıyoruz.




Cinsel yönelim nedir?

Cinsel yönelim cinselliğin dört bileşeninden biri olup herhangi cinsten birine karşı süregelen duygusal, romantik, cinsel etkileşimdir. Cinselliğin diğer üç bileşeni de biyolojik cinsiyet, cins kimliği (psikolojik açıdan dişi veya erkek olma) ve sosyal cinsiyet rolüdür (kültürel normlara dayandırılırsa erkeksi veya kadınsı olma). Genel olarak üç tür cinsel yönelim bulunmaktadır: eşcinsel, hemcinslerinden etkilenme; Heteroseksüel, diğer cinsten etkilenme; ya da biseksüel, her iki cinsten etkilenme. Eşcinsel kişiler bazen gay(gey okunur)(hem kadın hem erkek) ya da lezbiyen (sadece kadın) olarak da adlandırılır. Cinsel yönelim cinsel davranıştan farklıdır çünkü kişinin kendi düşünce ve duygularıyla ilgilidir. Kişiler cinsel yönelimlerini davranışlarıyla belli edebilirler veya etmeyebilirler.

Bir kişinin herhangi bir cinsel yöneliminin olmasına ne sebep olur?

Bilim adamları bir kişide herhangi bir cinsel yönelimin nasıl oluştuğunu tam olarak anlayamamışlardır. Cinsel yönelimin oluşmasına sebep olabilecek birçok teori ortaya atılmıştır: genetik, doğuştan hormonsal veya çocukluktaki deneyimler gibi. Fakat birçok bilim adamı cinsel yönelimin erken yaşlarda karşılaşılan karmaşık biyolojik, psikolojik ve sosyal faktörlerin birbiri ile etkileşimiyle şekillendiği görüşünde hemfikirler.

Cinsel yönelim bir seçim midir?

Hayır. Cinsel yönelim birçok insanda henüz cinselliği yaşamamışken, ergenliğin ilk dönemlerinde ortaya çıkar. Bazı insanlar uzun süre eşcinselliğini heteroseksüelliğe dönüştürmeye çok çalıştığını fakat başarısız olduğunu belirtmiştir. Bu sebeplerden dolayı psikologlar cinsel yönelimin birçok insan için istediğinde değiştirebileceği bilinçli bir seçim olmadığı görüşündeler.

Eşcinsellik bir ruh hastalığı veya duygusal sorun mudur?

Hayır. Psikologlar, psikiyatristler ve diğer ruh sağlığı uzmanları eşcinselliğin bir hastalık, ruhsal bozukluk veya duygusal sorun olmadığına karar verdiler. Son 35 yılda yapılan daha objektif çalışmalar bize eşcinselliğin duygusal veya sosyal sorunlarla ilgisi olmadığını göstermiştir. Eşcinsellik geçmişte bir hastalık olarak görülüyordu çünkü ruh sağlığı uzmanlarının ve toplumun eşcinsellik konusunda önyargılı bilgileri vardı. Bunun sebebi de birçok çalışmanın sadece terapideki eşcinselleri kapsamasıydı. Halbuki araştırmacılar terapide olmayan eşcinselleri araştırdığında eşcinselliğin bir ruh hastalığı olmadığı anlaşıldı. 1973’te Amerikan Psikiyatri Derneği yapılan yeni araştırmaları önemli buldu ve eşcinsellik terimini ruhsal ve duygusal bozukluklar listesinden çıkardı. 1975’te de Amerikan Psikoloji Derneği de bunu destekleyen kararlar aldı. Her iki dernek de eşcinsellik ile hastalık ilişkilendirilmesini sonlandırmak amacıyla ruh sağlığı uzmanlarını uyardı. Bu karar yapılan yeni araştırmalarla her iki kurum tarafından tekrar onaylandı.


Eşcinseller iyi birer ebeveyn olabilir mi?

Evet. Heteroseksüel ve eşcinsel bireylerin yetiştirdiği çocuklar üzerine yapılan araştırmalarda karşılaştırılan çocuklar arasında zeka durumu, psikolojik ve sosyal durum, arkadaş ortamındaki popülerlik, sosyal cinsiyet rol kimliği gelişimi ya da cinsel yönelim oluşumu açısından hiçbir gelişimsel fark görülememiştir. Eşcinseller hakkında diğer bir yanlış inanç da eşcinsel erkeklerin, çocuklara heteroseksüel erkeklerden daha çok cinsel tacizde bulunduğudur. Eşcinsellerin çocuklara sarkıntılık etmeye heteroseksüellerden daha yatkın olduklarına dair hiçbir kanıt yoktur.

Neden bazı insanlar eşcinsel olduklarını başkalarına söylerler?

Çünkü onların bu yanlarını başkaları ile paylaşmaları ruh sağlıkları açısından önemlidir. Gerçekte eşcinsellerin kişilik gelişim sürecinin, genelde ‘açılmak’ olarak adlandırılır, psikolojik ilerlemeyle yakından ilgisi olduğu anlaşılmıştır. Eşcinselin kişiliği yapıcı oldukça, ruh sağlığı daha iyiye gitmekte ve kendine güveni artmaktadır.

Neden bazı eşcinseller için ‘açılmak’ zordur?

Eşcinsellerin üzerlerindeki yanlış stereotiplemeler ve mazur olmayan önyargılar sebebiyle, açılmak, eşcinsellere duygusal rahatsızlık veren zorlu bir süreç haline gelebilmektedir. Eşcinseller hemcinslerinden hoşlandıklarını anladıklarında kendilerini ‘farklı’ ve ‘yalnız’ hissederler. Açıldıklarında da aile, arkadaş, iş arkadaşı ya da dini kurumlar tarafından reddedilmekten korkabilirler. Şiddet ve ayrımcılık tehdidi eşcinsellerin gelişimi için engeldir. 1989’daki ulusal bir araştırma, eşcinsel oldukları için erkeklerin %5’inin, kadınların da %10’unun küfre ve fiziksel şiddete , toplamın %47’sinin de ayrımcılığa maruz kaldığını raporlamıştır. Diğer araştırmalar da yüksek oranlarda şiddet ve ayrımcılığın varlığını belirtiyor.

Eşcinsellerin kendilerine karşı olan önyargı ve ayrımcılığı yenmelerinde nasıl yardımcı olunabilir?

Eşcinsellere karşı olumlu düşüncelere sahip kişiler en az bir tane eşcinseli yakından tanıdıklarını belirtiyorlar. Bu sebeple psikologlar eşcinsel gruba yönelik olumsuz tutumun sebebinin eşcinsellerle yaşanmış herhangi bir olayla oluşmadığına , stereotipler ve önyargılarla oluştuğuna inanıyorlar. Diğer azınlıklarda da olduğu gibi şiddet ve ayrımcılıktan korunmak çok önemli. Bazı eyaletler cinsel yönelim sebebiyle bir kişiye saldırmayı ‘nefret suçu’ sayıyor ve sekiz eyaletin de cinsel yönelim ayrımcılığına karşı yasaları bulunuyor.

Terapiyle cinsel yönelim değişebilir mi?

Hayır. Eşcinsel yönelimin bir hastalık olmamasına ve eşcinsel bireyleri heteroseksüel yönelime değiştirmenin hiçbir bilimsel gerekçesi olmamasına rağmen, bazı bireyler kendilerinin ya da başkasının(örneğin çocuklarının) cinsel yönelimini değiştirme arayışı içine girebilirler. Böyle bir terapiyi yapan bazı terapistler hastalarının cinsel yönelimini değiştirdiklerini (eşcinselden heteroseksüele) raporlamışlardır. Yakından ve detaylı inceleme bu raporların pek çok yönden şüphe yarattığını gösteriyor: pek çok yargı ruh sağlığı uzmanlarından çok cinsel yönelim hakkında ideolojik fikirlere sahip olan kurumlar tarafından öne sürülmüş; tedaviler ve getirileri zayıf belgelerle kanıtlanmış; ve tedaviden sonraki hasta takip süresi çok kısa tutulmuş. 1990’da Amerikan Psikoloji Derneği değiştirme terapisinin işe yararlılığı konusunda hiçbir bilimsel bulgunun olmadığını ve bu terapinin yarardan çok zarar verdiğini belirtmiştir. Bir kişinin cinsel yönelimini değiştirmek sadece cinselliğini değiştirme meselesi değildir. O kişinin duygusal, romantik ve cinsel hislerini, ayrıca sosyal kimliğini ve öznelliğini değiştirmeyi gerektirir. Bazı ruh sağlığı ilgilileri cinsel yönelimi değiştirmeye yeltense de diğerleri, hastalık olmayan ve tamamen insanın kişiliğine ait bu özelliğini değiştirme denemelerinin etik olup olmadığını tartışıyorlar. Eşcinsellerin hepsi cinsel yönelimlerini değiştirecek terapiye ihtiyaç duymuyor. Eşcinseller de herhangi biri gibi herhangi bir sebepten tedavi isteyebilir. Bununla birlikte açılmayla ilgili yardım veya önyargı, şiddet ve ayrımcılıkla baş etmeyle ilgili psikolojik destek isteyebilirler.

Eşcinsellik hakkında daha bilgili olmak toplum için neden önemlidir?

Tüm insanları cinsel yönelim ve eşcinsellik hakkında eğitmek önyargıları silecek gibi görünüyor. Eşcinsellik hakkında doğru bilgi özellikle cinsel kimliğini sorgulamakta olan gençler için çok önemli. Bu bilgilere ulaşmayla insanların cinsel yöneliminin değişeceği korkusu yersizdir.

*www.apa.org/topics/orientation.html kaynağından çeviridir.
Çeviren: Onur Poyraz
 

Eşcinseller Copyright © 2009 Flower Garden is Designed by Ipietoon for Tadpole's Notez Flower Image by

eş değiştirme seks partner gay partner Sohbet Chat